Gıda üretiminde temizlik ve dezenfeksiyonun ana maddesi olan suyun gıda güvenliğinin sağlanmasında çok önemli olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Ali Esat Karakaya şu açıklamaları yaptı: “Birincil üretimden başlayarak suyun dâhil olmadığı bir gıda üretiminden söz etmek mümkün değildir. Sular kaynaktan tüketime kadar olan süreçte kimyasal ve mikrobiyolojik bulaşıların yayılmasında en önemli etmen haline gelebilmektedir. Kuralsız tarım ilacı veya gübre kullanımı, sanayi tesislerinin ve ev atıklarının çevreye kontrolsüz biçimde salınması, zaman zaman yaşanan afetler gibi pek çok nedenle sular kirlenmekte, bu kirlilik yeraltı suları ve akarsularla coğrafi sınır tanımadan geniş alanlara yayılabilmektedir.”
Prof. Dr. Ali Esat Karakaya dünyada yaşanan nüfus artışı, çevre kirliliği ve iklim değişikliği koşullarıyla beraber su konusunda yeni risklerin de gündeme geldiğini belirtti. Karakaya yeni riskleri şu şekilde sıraladı: “Organik kirleticiler, ağır metaller, tarım ilaçları, sanayi atıkları gibi bilinen pek çok kimyasal riske son yıllarda mikro ve nano plastikler olarak adlandırılan yeni bir riskin de katılmış olması yaşanmakta olan çevre kirliliğinin de bir göstergesi niteliğindedir. Yine son dönemlerde gündemimize giren antimikrobiyel direnç (AMR) ile dirençli genlerin sular yoluyla çevreye karışması da yeni bir risk olarak görülmektedir.”
“8. Uluslararası Gıda Güvenliği Kongresi” boyunca konusunda uzman bilim insanlarının katılımıyla tüm güncel gıda güvenliği sorunları ve çözüm yollarının tartışılacağı bilgisini veren Karakaya: “Yaşam kaynağı olan sularımız bilime dayalı bir biçimde yönetilmez ve denetlenmezse salgınların kaynağı veya kimyasal kirliliklerin çok geniş bir coğrafyaya taşınmasının aracı haline gelebilir. Risklerin bir yandan bağımsız bilimsel kurumlarca değerlendirilmesi, diğer yandan yine bilime dayalı yasal düzenlemelerle kontrol edilmesi amaçlanmalıdır. Kongrede tüm bu sorun ve sorulara cevap arayarak kamuoyu yararına değerli çıktılar alacağımıza
“Gıda Güvenliği