Ülser ise asit pepsin salgısıyla karşılaşan özofagus, mide ve duodenumda muskularis mukozayı aşarak
submukozaya kadar ilerleyen, doku kaybına neden olan derin mukozal lezyondur. Gastrit ve
ülserler çoğunlukla helicobacter pylori enfeksiyonu ile ilişkilidir. Bu bakteri mide iç yüzeyine
yapışarak burada yaraya ve asitlere hassasiyet artışına neden olur.
Çocuklarda görülen gastrit ve ülserler hakkında bilgi veren Medical Point Gaziantep
Hastanesi Çocuk Gastroenterolojisi Uzmanı Doktor Meltem Gülşan, gastrit ve ülserlere sebep
olarak; Stres yaratan ani hastalık, şok, solunum yetmezliği, hipoksi, sepsis, ağır yanıklar, kafa
travması, cerrahi girişimler, salisilat, kemoteropatik ilaçlar, valproik asit, steroid ve non-
steroid antienflamatuar ilaçlar, korozif madde içilmesi, otoimmun hastalıklar, otoimmün
gastrit, inflamatuar bağırsak hastalığı, çölyak, HSP, eozinofilik gastrit, vasküler hastalıklar,
portal gastropati, gastrik antral vasküler ektazi, artmış sekresyon ile ilişkili durumlar,
zollinger-Ellison hastalığı sayılabilir. Yenidoğan döneminde; Kanama ve perforasyon, küçük
çocuklarda; Beslenme güçlüğü, kusma, ağlama atakları, huzursuzluk ve kanama, bulantı,
kusma, iştahsızlık ile; Büyük çocuklarda; Epigastrik bölgede yemeklerle ilişkili, gece
uykudan uyandıran, nadiren sırta yayılan karın ağrısı, midede yanma, şişkinlik, geğirme,
çabuk yorulma, kazınma hissi, bulantı, kusma, iştahsızlık ile başvurabildiklerini belirtti.
Helicobacter pylori enfeksiyonun dünyada en yaygın görülen kronik enfeksiyon hastalığı
olduğuna değinen Çocuk Gastroenterolojisi Uzmanı Doktor Meltem Gülşan sözlerine şöyle
devam etti:
‘’Ülkemizde bütün yaş gruplarında Helicabacter pylori seropozitifliği %70 olarak
saptanmıştır. Helicobacter pylori’ nin gastrik mukozada gösterilmesi tanıda altın standarttır.
Ösofagogastroduodenoskopinin her dispeptik yakınması olan çocuğa yapılması uygun
değildir. Helicobacter pylori enfeksiyonu olan çocukların çoğunda endoskopik görünüm
normal olabilir. Antrumdan alınan biyopsi örnekleri ile hızlı üreaz testi, kültür ve
histopatolojik inceleme yapılabilir. Tedaviye dirençli semptomları olan ve yakınmaları günlük
yaşamını etkileyen, Gece yakınmaları olan, geceleri uykudan uyandıran ağrı ve üst GİS
kanama semptomları olan hastalara endoskopi yapılmalı, ve uygun tedaviler verilmelidir.
Tedavide antiasitler, proton pompa inhibitörleri, motilite arttırıcılar, bazen uygun
antibiyotikler, altta yatan hastalığın nedenine yönelik tedaviler uygulanır.’’dedi